Gökyüzündeki yıldızların ilginç dizilimi
Yıldızların çağlar boyunca insanlara neler ifade ettiklerini biliyor musunuz? Peki yıldızlar ve dizilimleri bizlere takım yıldızlar aracılığı ile ne demek istiyor?
Yıldızların dizilişleri mevsimler ve yıllara göre değişir. Bu nedenle de insanlar yüzyıllar boyunca yıldızlara bakarak anlamlar çıkartabilmiştir. Takımyıldız, gökyüzünün (veya gök kürenin) bölündüğü 88 alandan her birine verilen isimdir.Terim genellikle, yanlış bir biçimde, görünüşte birbiriyle ilgili gözüken yıldız gruplarını tanımlamak için kullanılır.
Bazı ünlü takımyıldızlar, çeşitli nesnelere benzetilen parlak yıldız düzenlerine sahiptir. Örnek olarak, bir avcı figürünü çağrıştıran Avcı Takımyıldızı (Orion) ve aslan figürü çağrıştıran Aslan Takımyıldızı (Leo) verilebilir.
Klaudyos Batlamyus’un resmi; 16. yüzyıl modern Alman stilinde kitap kabartması
Eski gök bilimciler bu şekilleri efsanelerdeki belirli hayvanlara ve kahramanlara benzetmiş ve bunların tanrılarca gökyüzüne çıkarıldıklarına inanmışlardır. Takımyıldızların büyük bölümünü, eski Yunanlar ve Romalılar adlandırmıştır, ama onlar da bu adları Babilliler’den almış olabilirler. Takımyıldızların oluşturduğu bu şekiller geceleri gökyüzünde incelenecek olursa, gözlemlenen şekillerin benzetilen nesnelerle arasındaki ilişkiyi fark etmek kolay olmayabilir.
İlk uygarlıklardan bu yana, gökyüzü gözlemcileri, en parlak yıldızlan daha kolay bir şekilde işaretlemek için bunları, gökyüzünde çizdikleri şekillere göre bir araya getirmeyi düşündüler. Böylece, mitolojik kahramanlar, hayvanlar veya nesnelerle özdeşleştirilmiş takımyıldızlar doğdu. Takımyıldızlara, Yunan mitolojisinden alınmış adlar verme düşüncesinin, MÖ III. yüzyılda Makedonya kralı Antigonos Gonatas’ın sarayında hekim ve ozan olan Aratos’dan çıktığı sanılmaktadır. Gök kürenin kuzey yarı küresinin haritası, II. yüzyılda Ptolemaios tarafından hazırlanan ve 48 takımyıldızı kapsayan haritaya dayanır. Astronomların Güney Yarı Küre’nin gökyüzünü çok daha geç dönemlerde gözlemleyebilmeleri nedeniyle, güney takımyıldızların belirlenmesi çok daha yakın tarihlere rastlar. Bunları, XVII. yüzyılda özellikle Bayer ve Hevelius, sonra XVIII. yüzyılda Lalande ve La Caille adlandırdılar ve daha çok kuş veya bilimsel alet adlan kullandılar: Tavus, Tukan, Mikroskop, Sekstant, Oktant vb.
Takım yıldızları ve dizilimler
Uzun süre takımyıldızların sınırları belirsiz kaldı. Dürbün ve teleskobun bulunmasından sonra, bu aletlerle keşfedilen çok sayıda düşük parıltılı yıldız kataloğa alınırken birtakım güçlüklerle karşılaşıldı. Bu dönemde kimi astronomlar eskileri hiçe sayarak, akıllarına estiğince yeni gök cismi şekilleri belirleme yoluna bile gittiler. Böylece, XIX. yüzyılın sonunda, 108 takımyıldız sayılıyordu ve bunların sınırları üstünde tam bir uzlaşma yoktu. 1925’ten bu yana gökbilimde dünyanın en yetkili kuruluşu olan Uluslararası Astronomi Birliği, gökyüzünü 88 takımyıldıza böldü. Bunların her biri, yalnız adını aldığı parlak yıldızlar grubunu değil, aynı zamanda, enlem ve boylam yaylarıyla sınırlanan ve resmî olarak Latince adıyla veya üç harflik bir kısaltmayla belirtilen bir gökyüzü bölgesini de kapsar. Bu takımyıldızların en büyüğü, 1 303 derece karelik Dişi Ejderha ve en küçüğü, 68 derece karelik Güney Haçı’dır.
Gözlem, gece boyunca gökkürenin, Kuzey Yarıküre’de, Küçük Ayı takımyıldızının en parlak yıldızına çok yakın olan bir nokta çevresinde, saat hareketine ters yönde blok halinde dönüyormuş izlenimi verir. Söz konusu nokta, gök kürenin iki kutbundan biridir, dolayısıyla bunun yakınında yer alan yıldıza, Kutup Yıldızı adı verilir. Gözlem, her gece aynı saatlerde tekrarlandığında, gökyüzünün yaklaşık 24 saatte başlangıçtaki görünümünü yeniden aldığı saptanabilir. Takımyıldızlar kümesinin 24 saatlik bu hareketine « günlük hareket » adı verilir. Burada, yalnızca zahirî bir hareket söz konusudur. Gerçekte Dünya, kutuplarından geçen bir eksen üstünde ve kendi çevresinde doğudan batıya 23 saat 56 dakikada döner. Ama yıldızlar çok uzakta olduğundan, her şey sanki Dünya ile aynı eksen çevresinde, aynı periyoda, ama ters yönde 23 saat 56 dakikada dönüyormuş ve yıldızların asılı olduğu çok büyük bir kürenin merkezin-deymişiz gibi gelişir.
Günlük hareket, yıldızlı gökyüzünün görünümünü belli bir yerde yalnız saatten saate değiştirmez, aynı zamanda geceden geceye de yavaş yavaş bu görünümü dönüşüme uğratır; çünkü günlük hareket periyodu, takvim günü süresinden yaklaşık 4 dakika daha kısadır: nitekim, bir mevsimin başlangıcında saat 21.00’de doğudan doğan bir yıldız, mevsim ilerledikçe, aynı saatte gökyüzünde giderek daha yüksekte görünecektir. Gökyüzü hep aynı saatte gözlemlendiğinde, bu durumun aydan aya değiştiği açıkça fark edilebilir. Her mevsim yeni bir yıldız kümesi getirir; bunlar, doğuş ve batışları gündüze rastlamadan önce, az çok uzun bir periyot boyunca gözlemlenebilir.
Ekvator, gece boyunca tüm takımyıldızların geçişinin görülebildiği tek Dünya bölgesidir. Buradan uzaklaşılır uzaklaşılmaz, kimi yıldızlar hiç görünmez. Çünkü bunlar hiçbir zaman ufkun üstüne çıkmaz. Kutuplara yaklaşıldıkça gözlemlenebilecek gök küre parçası küçülür; ancak, gök kürenin merkezinde, yıldızların hiç batmadıkları ve bu nedenle sürekli göründükleri az çok geniş bir bölge vardır: buna « kutup dairesi » denir, çünkü ufkun üstünde yer alan gök kutbunu çevrelemektedir. Kutuplarda da, ancak tek yarı küre görülebilir; diğeri daima ufuk çizgisinin altında kalır. Gökyüzünde, çıplak gözle görülebilen yaklaşık 6.000 yıldız vardır; bunların 20 kadarı çok parlaktır.