Nebulalar ve dünyamız

01 Sep 2018

credit: Pixabay

Nebula belki de gök yüzü bilimi için yapılan en büyük buluşlardan birisidir. Bu toz bulutu sürekli yıldız üretir ve belki de bizim için en önemli cisimlerin çıkışı buradan gelecektir. Hem geçmişe, hem de geleceğe göndermelerde bulunur. Aslında o yaşantımızın bir parçasıdır ama bizler onu çıplak gözle rahat rahat göremeyiz. Yine de birçok kişi onun çıplak gözl görülebileceğini söyler.

Nebula gibi olan ve farklı bir bulutsu olan karina bulutsusu ise daha farklı bir şekilde bize yansır.

Carina Nebula

Karina Bulutsusu (ayrıca Karina’daki Büyük Bulutsu, Eta Carinae Bulutsusu, veya NGC 3372 olarak da denmektedir), çevresinde bulunan açık yıldız kümesi ile birlikte büyük ve parlak bir bulutsudur. Eta Carina ve HD ve HD 93129A, Samanyolu içindeki en büyük kütleli ve parlak yıldızlardır. Bulutsu, Karina takımyıldızı yönünde Dünya’dan yaklaşık olarak 6.500 ilâ 10.000 ışık yılı uzaklıkta bulunmaktadır ve çoklu O-tipi yıldızlar içerir.
Bulutsu, gökyüzündeki en büyük salma bulutsudur. Her ne kadar meşhur Orion Bulutsusu’ndan dört kat daha büyük ve parlak olsa da, Güney yarıkürede yer aldığından daha az bilinen bir bulutsudur. Nicolas Louis de Lacaille tarafından 1751–52 yıllarında keşfedilmiştir.

Büyük parlak bulutsunun küçük bir özelliği de Eta Carinae’nin çevresindedir. Bu küçük bulutsu, Homunculus Bulutsusudur ve 1841 yılında gökyüzünde görülen ikinci parlak yıldız olacak kadar büyük patlamayla Eta Carinae tarafından ortaya çıkarılmıştır.

Carina Nebula’nın içinde neler var?

Eta Carinae, aydınlatma gücü çok yüksek üstün dev bir yıldızdır. Kütlesi, Güneş kütlesinden 100 – 150 kat fazla ve aydınlatma gücü dört milyon kat daha yüksektir.
Bu cisim şu ana kadar büyük bir ayrıntıyla incelenmiş en büyük yıldızdır. Daha aydınlık ve daha büyük kütleli yıldızlar da vardır, ancak bu yıldızlarda elde edilen veriler bu kadar güvenilir değildir. Bu tip yıldızların kütleleri genellikle Güneş’ten 80 kat daha fazla ve aydınlatma gücü de bir milyon kat daha fazla olabilir. Bu yıldızlar çok nadirdir ve Eddington sınırı yakınlarında adeta felaketle flört ederler, radyasyonun dış basıncı neredeyse yerçekimine karşı gelecek kadar güçlüdür. Güneş kütlesini 120 kat aşan yıldızlar teorik olarak Eddington sınırını aşarlar ve kütleçekim kuvvetleri radyasyon ve gazı tutacak kadar güçlüdür. Bunun sonucu olarak yakın geleceklerinde bir süpernova veya üstün nova olabilirler.
Eta Carinae’nın etkileri bulutsu üzerinde doğrudan görülebilir. Yukarıdaki resimde de görülen karanlık damlacıklar ve diğer az görünen cisimlerin, uzaktaki büyük kütleli bir yıldızı işaret eden kuyrukları bulunur.

19. yüzyılda John Herschel’in Anahtar Deliği Bulutsusu adını verdiği bulutsu, Karina Bulutsusu’nun bir parçasıdır. Anahtar Deliği Bulutsusu, gerçekte soğuk moleküller ve tozun çok küçük ve karanlık bulutlardaki sıcak parlak lifler ve floresan özellikteki gaz ile çok daha parlak arka plandaki bulutsuya karşı bir siluet olarak kendini gösterir.

Diğer Nebulalar

Nebula ya da bulutsu uzayda bulunan ve geniş alanlara yayılmış olan gazlar, toz, Hidrojen, helyum ve diğer iyonize gazlardan oluşan bulutsu yapı. Eskiden galaksileri de kapsayacak şekilde yaygın gök cisimlerine verilen isim iken, astronominin ilerlemesi ile galaksi ile nebula farklı anlamlarda kullanılır olmaya başlamışlardır. Yıldızlar arasında bulunan boşluklarda yer alan ve yıldızların yaydıkları ışık enerjisi ile görünür hale gelen yoğun gaz ve toz bulutları, galaksilerin temel bileşenlerindendir.

Bir Nebula oluşmadan önce bir yıldızdır. Bu yıldız büyüdükten sonra ya beyaz cüce ya nötron yıldızı ya da bir karadelik olur. Fakat bütün yıldızlar bunlardan biri olmadan önce kırmızı süperdev haline gelir. Bu yıldızlar çok büyük oldukları için içten gelen basınç ve yüksek (100.000.000 °C) sıcaklığın etkisiyle uzay boşluğuna gaz salarlar.
Bu gaz püskürmeleri oldukça büyük ve hızlıdır. Daha sonraları bu gazlar yakınlaşarak bir gaz bulutu oluştururlar. Bu gaz bulutunun sıcaklığı 15.000 °C den fazladır. Bu sıcaklık ve çeşitli basınçlar oradaki gazlar (Hidrojen) ile birleşerek füzyon reaksiyonu başlatırlar. Bu füzyon reaksiyonu yeni bir yıldızın ilk temelleridir. Daha sonra o minik yıldızlar büyür ve anakol yıldızına dönüştüğü zaman ana yıldız kadar olmasa da gaz püskürtmesi yaparlar. Bu arada ana yıldız kahverengi veya beyaz cüce olup ömrünü demir ve karbon yığını olarak tamamlamıştır.
Çok parlak yıldızları görmek

Gökyüzüne birer gün arayla bakıldığında önceden görülmeyen çok parlak bir yıldız görülebilir. Bunun nedeni bir süpernova patlamasının olmasıdır. Süpernova patlamaları izlemeye değer olaylardır. En son kaydedilen patlama 1987 yılında olmuş ve kayıtlara 1987A olarak geçmiştir. *Eski Çağ* dönemlerinde Çin’de de izlenmiş bir süpernova patlaması vardır. Süpernova patlamalarında kırmızı süper devler patlayıp nötron yıldızı oluştururlar. Bazen karadelik oluşur. Karadelik oluşma ihtimali binde birdir. Karadelik oluştuğu zaman çevresindeki her şeyi çeker. Nötron yıldızı oluştuğu zaman çevresindekileri karadelik gibi çekmez. Nötron yıldızının madde yoğunluğu çok fazladır.

Bazen yıldızlar süpernova geçirerek patlarlar. Bunun sonucunda çevrelerine yavaş yavaş gaz salmak yerine bir anda salmış olurlar. Bu arada bu gazlar çeşitlidir ve reaksiyona girerek çeşitliliği arttırırlar. Bu da çok renkli bir görüntü oluşturur. Bu bulutsular süpernova sonucu oluşmuş bulutsular diye adlandırılır.
Süpernova sonucu oluşmuşlarda gazlar çeşitli etkiler sayesinde dağılırlar ve garip şekiller oluşur. Fakat gezegenimsi bulutsularda gazlar dağılmadığı için simetrikdir. Bir nebulanın gezegenimsi mi yoksa süpernova sonucumu oluştuğu buna bakarak anlaşılabilir.

Cat eye nebula (Kedi gözü nebulası)

Yarım ışık yılı uzunluğundan biraz daha geniştir. Kedi gözünü andırması nedeniyle bu isim konmuştur. Dünyamızdan 3000 ışık yılı uzaklıktadır. Bu haliyle birçok önemli buluşa da sahiplik yapmıştır.

Orion nebulası (Avcı)

Belki de her zaman en çok bilinen nebulalar içinde olacaktır. Dünyadan dürbünle uygun bir yerdeyseniz gözlemleyebilirsiniz. Bu nebulanın ışığı, iç bölgesinde yeni doğmakta olan güçlü ışıldayan yıldızların aydınlatılmasından kaynaklanır. Bulut ilk kez 1610’da Nicolas-Claude Fabri de Peiresc tarafından belgelendirmiştir. Avcının belirgin şekli dört belirgin yıldızdan oluşan boyu eninin iki katı kadar olan bir dikdörtgen ve bu dikdörtgenin merkezinde çapraz durmakta olan üç ayrı yıldızdır. Betelgeuse avcının sağ omzuna, Bellatrix sol omzuna, Rigel sol ayağına ve Saif de sağ ayağına denk gelir. Ortadaki üç çapraz yıldız (alttan üste sırayla Alnitak, Alnilam ve Mintaka) avcının kemerini (Orion kuşağı olarak da bilinir) oluşturur. Kuşağın altında bulunan Orion Bulutsusu (nebulası) avcının kılıcıdır. Heka adındaki avcının başını simgleyen kısım aslında üç daha sönük yıldızdan meydana gelir. Betelgeuse’un üstündeki yıldızlar avcının sağ kolunu Bellatrix’den ötede olan yıldızlarda avcının kalkanını oluşturur.

Butterfly nebula (Kelebek Bulutsusu)

Bu bulutsu, Akrep takımyıldızı yönünde yaklaşık olarak 4.000 ışık yılı uzaklıkta bulunan çiftkutuplu bir gezegenimsi bulutsudur. Bu, gözlenmiş en ilginç ve karmaşık gezegenimsi bulutsulardan biri olarak bilinir. Bu harika bulutsuyu oluşturan yıldızın çok büyük bir yıldız olduğu bilinir ve bu nedenle de gizemini korur. Kelebek bulutsusunun ana yıldızı henüz hiç gözlenememiştir. Bu merkezi yıldız, ekvatoryal disk gaz ve toz bulutuyla çevrelenmiştir. Bulutsu, 1880 yılında Edward Barnard tarafından keşfedilmiştir.

Crap nebula (Yengeç Bulutsusu)

Yengeç Bulutsusu Boğa takımyıldızı yönünde yer alan bir süpernova kalıntısı olarak bilinir. Bulutsu ilk olarak 1731 yılında John Bevis tarafından gözlemlenmiştir. Bulutsu, Dünya’dan 4 Temmuz 1054 tarihinde görülen bir süpernova patlamasının geriye kalan kırıntılardır. Bu tarih biliniyor; çünkü Çinli gökbilimciler bir yıldızın aniden gündüz bile görülebilecek kadar parladığını kayıtlara geçmişler. Bu yıldız parlaklığı sayesinde, 23 gün süresince gündüz gözlenmiş. Bulutsu, yengece benzediği için bu adı almıştır. Dünyadan yaklaşık 7000 ışık yılı uzakta bulunan bulutsunun çapı 11 ışık yılıdır ve saniyede 1.800 km hızla genişlemektedir. Kısacası, sürekli genişliyor.

1968 yılında, bulutsunun merkezinde patlayan yıldızdan kalan, saniyede otuz kez dönen ve gama ışınlarından radyo dalgalarına kadar ışınım atımları yayan Yengeç atarcası keşfedildi. Bulutsu, tarihi bir süpernova patlaması sayesinde tanımlanan ilk gökcismi olarak tarihe geçti.

Bu bulutsu kendisini örten gök cisimlerini incelemek için bir ışınım kaynağı olarak davranır. 1950 ve 1960’larda Güneş’in tacı, içinden geçen Yengeç Bulutsusu’nun radyo dalgaları sayesinde haritalandırılmıştı. Son zamanlarda da Satürn’ün uydusu Titan’ın gazyuvarının kalınlığı, gazyuvarın bulutsudan gelen X ışınlarını engellemesi sayesinde ölçülebilmiştir.

The eagle nebula (Kartal Bulutsusu)

Yılan takımyıldızında bulunan genç bir açık yıldız kümesidir. Adı kartalı anımsatan şeklinden kaynaklanmaktadır. Bu bulutsunun merkezi yakınında yükselen ve fil hortumları veya Yaratılış Sütunları olarak tanımlanan yoğun, tozlu sütunlar ışıkyılları uzunluğundadır; ancak yıldızları oluşturmak üzere kütleçekimsel olarak büzülmektedir. Küme yıldızlarından gelen enerji yüklü ışınımlar, sütunların uçları yakınında bulunan malzemeyi aşındırarak, önünde sonunda içlerinde gömülü durumdayken oluşan yeni yıldızları ortaya çıkarmaktadır. Bulutsunun sol üst kenarından uzanan bir diğer tozlu yıldız oluşum sütunu ise Kartal Bulutsusu’nun Perisi olarak tanınmaktadır. Bulutsudaki en parlak yıldız 8,24 görünür parlaklığıyla iyi bir dürbünle kolayca gözlenebilir.

Pillars of creation (yaratışıl sütunları)

İsmini yaratılış sütunu olmasının sebebi bir çok yıldız doğuyor olmasıdır. Adeta bir yıldız fabrikası görevi gören bu nebula bir çok yıldız barındırmaktadır. Diğer yandan burada birçok yıldız da kayboluyor. Kısacası burası doğuşun ve yok oluşun yeri olarak da biliniyor. Hepimizin gözünün önünde birçok genç yıldız meydana geliyor ve hemen de yok olabiliyorlar. Bu güzel bulutsuyu Hubble yeniden görüntüledi ve bu sefer eskisine göre çok daha net bir fotoğraf çekmeyi başardı. Andromeda Galaksisi’nde çekilen 13 bin yeni fotoğrafın bir araya getirilmesiyle, teleskop şimdiye kadar ki en büyük fotoğrafı oluşturdu.
Görüntüler Amerika Birleşik Devletleri’nin şehrinde Amerikan Astronomi Topluluğu’nun düzenlediği toplantıda paylaşıldı.
Toplantıda, Arizona Devlet Üniversitesi’nden Dr. Paul Scowen, bu görüntüleri “Eski bir dostun yeni resimleri” olarak adlandırdı.

Hilal bulutsusu

Hilâl Bulutsusu, Kuğu takımyıldızı yönünde ve yaklaşık 5000 ışık yılı uzaklıkta bulunan bir salma bulutsusu. Wilhelm Herschel tarafından 15 Aralık 1792 tarihinde keşfedilmiştir.
NGC 6888’in merkezindeki yıldız bir Wolf-Rayet yıldızı olarak sınıflandırılmıştır WR 136 (HD 192163). Yıldız her 10.000 yılda Güneş kütlesine eşit miktarda olmak üzere, dış kabuğunu güçlü bir yıldız rüzgarıyla fırlatıp atmaktadır. Bulutsunun karmaşık yapısı, büyük bir olasılıkla bu güçlü rüzgarın daha erken bir evrede fırlatılıp atılan bir malzeme ile etkileşime girmesinin sonucudur. Yakıtını muazzam bir hızla tüketen ve ömrünün sonlarına yaklaşan bu yıldız, en sonunda görülmeye değer bir süpernova patlamasıyla parlayıp, sönüp gidecektir.
Hilal Bulutsusu yaklaşık 25 ışık yılı çapında, merkezindeki parlak ve büyük kütleli yıldızdan gelen rüzgarla şişirilmiş evrensel bir kabarcıktır. Yukarıdaki keskin teleskop görüntüsünde, bu rüzgarın şişirdiği bulutsu içerisindeki hidrojen ve oksijen atomlarından gelen ışığı ayırt eden dar bant süzgeç verileri kullanılmıştır. Görüntüdeki ayrıntılı kıvrım ve iplikçikleri sarmalamış gibi görünen mavi yeşil renk, oksijen atomları tarafından üretilmektedir. Bulutsu ile birlikte görülen merkezindeki yıldız bir Wolf-Rayet yıldızı olarak sınıflandırılmıştır . Yıldız her 10.000 yılda Güneş kütlesine eşit miktarda olmak üzere, dış kabuğunu güçlü bir yıldız rüzgarıyla fırlatıp atmaktadır. Bulutsunun karmaşık yapısı, büyük bir olasılıkla bu güçlü rüzgarın daha erken bir evrede fırlatılıp atılan bir malzeme ile etkileşime girmesinin sonucudur.