Balık burcunda yeni bir dolunay

08 Sep 2019

Form des Universums

Ağustos’un sonunda gerçekleşen Başak yeniayında yeni deneyimlerin arayışındaydık. Geçmişe ve mevcut duruma göz atıp elde olanı yeni bir bakışla değerlendirmek sürecin bir parçasıydı.

Balık dolunayı ile geldiğimiz noktada gözler, hayatımızda tuttuklarımıza ve tutmaya çalıştıklarımıza çevriliyor. Onlara dair “ne veriyorum, karşımdan dengeli alma halinde miyim?” sorgusu başlıyor. Çevremizdekilerle ilişkide, iş, eş, arkadaş, aile içi bağlantılarda “tek/yoğun fedakarlık yapan ben miyim?” soruları yükselebilir. Bu davranışları devam ettirmekte zorlanmakla birlikte kaybetme korkusu, devamlılık kaygısı ile tavizlerle yapılanların istenen noktaya ulaştırmadığını görebiliriz.

Verme halinin karşılığını görmemekten veya sürekli alıcı davranışlarla karşılaşmaktan kaynaklı üzüntü, kırgınlık, içerleme hissederken bastırma, bu duyguları yok sayma söz konusu ise, kendi değerini algılama yöntemi olarak, değer görmek için fedakarlık yapmak zorunda hissediliyor ise, varlığını sınırsızca birşeylerin yoluna adama gibi durumlar söz konusu ise sınır çizme ihtiyacı hissedilecek. Yok sayılan duygular kendini daha fazla hissettirecek. Bugüne kadar fazlaca vermekten değer hissi sağlanırken içinde olduğumuz süreçte dengeli alamamak değersiz hissetmeye sebep olabilir.

Yıldızlarda dengeye ihtiyaç duyacağız

Fedakarlıklar sonuç olarak mutsuzluğa götürdü ise onlardan beslenen egosal yanlarla, feda-karlığın “kar” kısmı ile yüzleşebilir, kendi sınırlarını yok etme pahasına verici olma sebeplerini gözden geçirebiliriz. Kendi gücüyle ayakta durmayacağı düşünülen, bir tarafın aşırı vericiliğiyle yerinde tutulmaya çalışılan ilişkilerde değişimler gerçekleşebilir. Yok sayılan duygulara gerçekçi bakışın gelmesiyle davranışlar da değişiyor olacak. Fazla vermenin, başkalarına ait işleri, görevleri yapmanın da dengeyi bozduğunu, esasen bir başkasına yer bırakmadığını fark edebiliriz. Aradığımız dengeyi sağlamanın, verdiğimiz kadar almaya çalışmak yerine, kendi fazla verişlerimizi dengelemekten geçtiğini görebiliriz. Sınırları içten çizeceğiz, dengeyi içeriden kurgulayacağız.

Hayatımızda tuttuklarımız arasında esasen artık yararımıza hizmet etmeyen, hatta belki bizden yiyenleri bırakmamakta ısrar ediyorsak değişim kendini gösterebilir. Bırakılma vakti gelenleri, bırakmamız gerekenleri zamanında bırakmayı hatırlayabiliriz.

Balık dolunayında değişimleri kayıp olarak görebiliriz. Özünde; dengelenme, kendi değerini fark etme zamanı. Herkesin eşit şekilde değerli olduğu, kimsenin bir başkasını tek taraflı fazla fazla “besleme” zorunluluğu olmadığını fark etme süreci.

Kendimizi adama hallerinde rahatsız olma, kırgınlıkları fark etme gerçekleşirken, yıpranma, kendini yok etme, sınırları silme hallerinde uyanış yaşanırken gözümüzde idealize ettiğimiz kişilere yeni bir gözle bakma, denkliği, eşitliği fark etme söz konusu olabilir. Üstünlüklerin değil farklılıkların mevcut olduğunu görebiliriz.