NASA’nın DART deneyi dünyanın asteroidlere karşı korunması yönünde umutları artırdı
Erciyes Üniversitesi (ERÜ) Fen Fakültesi Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mehmet Tanrıver, AA muhabirine, 27 Eylül'de NASA'nın DART isimli uzay aracıyla Dimorphos asteroidine planlandığı şekilde bir çarpma gerçekleştirdiğini anımsattı.
DART uzay aracının misyonunun dünya için tehlike arz eden asteroidlerin yörüngelerini değiştirmek, bir bakıma dünyayı asteroid tehlikesinden korumak olduğunu belirten Tanrıver, NASA’nın daha önce de Ay’a bir roket fırlatıp ay parçalarını ortaya çıkardığını aktardı.
Bu görev başarılı olunca “Bir asteroidi vurabilir miyiz?” sorusuyla NASA’nın yola çıktığını ve DART programını oluşturduğunu anlatan Tanrıver, şöyle konuştu:
“Asteroidler, güneş sisteminde Mars ve Jüpiter arasında duran göktaşlarıdır. Neptün ötesi cisimler de dediğimiz Kuiper Kuşağı vardır. Bunlar da asteroid kuşağıdır. Bu asteroidlerden, bu kuşaklardan, bu göktaşlarından dünyamızın yörüngesine giren, dünyamıza yaklaşan birçok tehlikeli göktaşları dünyamız için risk taşımaktadır. Dinozorların neslini yok eden büyük bir asteroid çarpışmasıdır. Doğal olarak dünyamıza çarpacak bir asteroid çarpışması insanlığın ve dünya üzerinde yaşayan varlıkların yok olmasına da sebebiyet verebilir. O nedenle bu tür tehlikeli asteroidlerin tespit edilmesi ve onların bize karşı çarpma riskini azaltmak için böyle bir program yapıldı. 27 Eylül’de DART uzay aracı, Dimorphos ve Didymos diye iki asteroid var, Didymos ana asteroid, Dimorphos ise uydu asteroid yani onun etrafında dönen asteroddir, Dimorphos’a çarptırıldı. Bu sırada etrafa toz parçacıkları, maddeler çıktı. 10 bin kilometre uzunluğunda bir kuyruğu oluştu Dimorphos’un. Burada yapay bir kuyruklu yıldız oluşmuş gibi bir senaryo düşünebilirsiniz.”
NASA’nın asteroid kütlesine karşı uzay aracının ne kadar hızda olması ve nasıl bir açı altında asteroide çarptırılması problemini bu DART görevinin başarıyla sonuçlanmasıyla çözdüğünü vurgulayan Tanırver, çarptırılma esnasında Türkiye’den de TÜBİTAK Ulusal Gözlemevi kanalıyla olayın teleskoplarla gözlendiğini ve NASA ile paylaşıldığını, NASA’nın da bu DART projesine TÜBİTAK Ulusal Gözlemevini dahil ettiğini dile getirdi.
Yıldızlar ve Dünya
Bu çarpışma sonucunda asteroidin yörüngesinin değişip değişmediğinin 12 Ekim’de olumlu yönde açıklandığını hatırlatan Tanrıver, “Bu denemenin amacı ne kadar kütleyle ne kadar hızla bu işi yaparsak bize tehlikeli bir şekilde gelen asteroidi nasıl yörüngeden çıkarabiliriz problemini çözmekti. Şimdi NASA, elindeki bu verilerle buna karşı tedbir alacak.” diye konuştu.
Yaşanılabilen yegane gezegenin dünya olduğuna dikkati çeken Tanrıver, “Yeni yeni keşifler yapılıyor ama şurada ışık hızıyla dahi gitsek en yakın yıldıza, güneş hariç diğer bir yıldıza 4,5 yılda gidebiliyoruz. Diğer gezegenlere gitmemiz, ulaşmamız şu an itibarıyla imkansız. O yüzden insanlık olarak dünyamıza iyi bakmamız gerekiyor. Ama ne yazık ki dünyayı insanoğlu paylaşamıyor maalesef.” ifadelerini kullandı.
Tanrıver, dünya üzerinde gözlemevleri, dünya yörüngesinde dolanan uydu gözlemevleri bulunduğunu, uzayın gözlendiğini ancak yeterli olmadığını vurguladı.
Gökyüzünün tümünün taranması gerektiğini belirten Tanrıver, “Ortaya çıkacak bir tehlikeyi daha önceden sinyal verecek bir yapılandırmaya gidilmesi gerekiyor ki bu tür projeler başarıya ulaşsın. Mesela geçmiş yıllarda çok çok yakınımızdan bir asteroid geçti ve son dakikada haberimiz oldu. Bazen de göremediğimiz durumlar oluyor, sönük ya da küçük kütleli olduğu için.” dedi
Kaynak: Anadolu Ajans