Yıldızlar arasında Satürn’ün önemi
Satürn Güneş Sisteminin Güneş'e yakınlık sırasına göre 6. gezegenidir. Büyüklük açısından Jüpiter'den sonra ikinci sırada gelir. Adını Yunan mitolojisindeki Kronos'tan alır. Çıplak gözle izlenebilen 5 gezegenden biri (diğerleri, Merkür, Venüs, Mars ve Jüpiter) olarak eski çağlardan beri insanoğlunun dikkatini çekmiştir. Büyük ölçüde hidrojen ve helyumdan oluşmakta ve gaz devleri sınıfına girmektedir.
Satürn’ün hayatımızdaki anlamı çok büyük. Bu önemi önce size bilimsel açıdan anlatacağız, sonra da ruhsal anlamından bahsedeceğiz.
Su yoğunluğu ile karşılaştırıldığında 0.69 olan bu değer, Yerküre’nin yoğunluğunun % 12’si kadardır. Düşük yoğunluk, gezegenin akışkan yapısı ve kendi çevresindeki dönüş hızının yüksekliği ile birleşerek, Satürn’e ekvatorda geniş, kutuplarda basık elipsoid görüntüsünü vermektedir. Yansıtılabilirlik derecesi(albedo) 0.47 olan gezegen, böylece yüzeyine düşen güneş ışığının yarıya yakınını görünür tayfta yansıtmaktadır. Ancak kızılötesi alandaki ışınım ölçüldüğünde, Satürn’ün Güneş’ten aldığı enerjinin 3 kat fazlasını dışarı yaydığı görülür. Bu nedenle gezegen, Güneş’e olan uzaklığına göre hesaplanan 71K’ den (-202 °C) çok daha yüksek bir etkin sıcaklığa sahiptir ve 95K (-178 °C) sıcaklığında bir kara cisim gibi ışır. Satürn’ün kendi içinde yarattığı bu enerji fazlası, gezegenin yerçekiminin etkisi ile yavaşça kendisi üzerine çökerek küçülmesi sırasında dönüştürülen potansiyel enerji ile açıklanmaktadır. Kelvin-Helmholtz mekanizması olarak adlandırılan ve daha sınırlı ölçüde Jüpiter’de de gözlenen bu olgu Satürn’ün yarattığı ısıl enerji fazlasını tek başına açıklamaya yeterli değildir. Ek bir mekanizma olarak, gezegenin yüzeye yakın katmanlarında hidrojen ile karışım halinde bulunan helyumun ağırlığı nedeniyle merkeze doğru süzülerek göç etmesi sırasında potansiyel enerjisinin bir kısmını açığa çıkarması önerilmektedir.
Yıldızlar ve gazlar
Gaz devleri, içerdikleri elementlerin oranlarına göre iki alt gruba ayrılırlar. Uranüs ve Neptün ‘buz’ ve ‘kaya’ oranı daha yüksek Uranian gezegenler grubundadır. Satürn ile Jüpiter ise adını yine Jüpiter’den alan Jovian gezegenler grubu içindedir. Jovian gezegenlerin kabaca Güneş’i ve benzer yıldızları oluşturan maddeleri bu yıldızlardakine yakın oranlarda içerdiği düşünülür. 20. yüzyıl başlarından itibaren, gezegenlerin çap, kütle, yoğunluk, kendi etrafında dönme hızları, uydularının davranışları gibi verilerden yola çıkılarak iç yapıları hakkında ortaya atılan görüşler, daha sonra tayf ölçümsel çalışmalarla ve son otuz yıl içinde gerçekleştirilen birçok uzay aracı araştırması ile zenginleştirilmiş ve günümüzde oldukça tatminkar modeller geliştirilmiştir.
Bu bilgiler çerçevesinde, Güneş sisteminin ilksel bileşenlerine paralel biçimde Satürn’ün kütlesinin büyük kısmını hidrojen ve helyumun oluşturduğu varsayılır. Hidrojen/Helyum kütle oranı 75-25 civarındadır. Daha ağır elementlerin Güneş Bulutsusu içindeki toplam payı %1 iken, hafif bir zenginleşme ile Satürn’de %3-5 arasında olabileceği hesaplanmaktadır. Bu yapı taşları özgül ağırlıklarına göre tabakalanmış durumdadır:
Satürn’ün merkezinde demir ve ağır metallerle birlikte bunları çevreleyen daha hafif elementlerin oluşturduğu bir ‘buz’ ve ‘kaya’ tabakasından oluşan bir çekirdek bulunur. Gezegenin ileri derecedeki basıklığının nedeni olarak büyük ve yoğun bir çekirdek varlığı gösterilmektedir. Bazı hesaplamalar, gözlenen basıklık oranını sağlayabilmek için çekirdeğin gezegen kütlesinin dörtte biri kadar büyük bir kısmını oluşturması gerektiği sonucuna ulaşmaktadır. Bu, 25 Yer kütlesine sahip ve yarıçapı 10.000 kilometreyi aşan bir kaya, buz ve metal kütlesi anlamına gelir ve Satürn’ün ağır elementler açısından tahmin edilenden daha da zengin olabileceğini gösterir. Satürn‘ün merkezinde sıcaklığın 12.000K, basıncın 10 megabar (10 milyon atmosfer) üzerinde olduğu tahmin edilir.
Katı bir yüzeye sahip olmayan Satürn’ün dönüş özelliklerinin, atmosfer yapılarının gözlenen hareketlerine göre belirlenmesine çalışılmıştır. Ekvator bölgesi ile kutupların farklı devirlerle dönmesi, ‘Sistem I’ ve ‘Sistem II’ olmak üzere iki ayrı dönme süresi tanımlanmasına yol açmıştır. Ekvator bölgelerinin dönüşü 10 saat 14 dakika 00 saniyede tamamlanır ve Sistem I olarak adlandırılır. Kutup bölgelerinde dönüş süresi 10 saat 39 dakika 24 saniyedir ve Sistem II adını alır. Satürn’den yayılan mikrodalga ve radyo dalgaboyundaki ışınımların ise 10 saat 39 dakika 22,4 saniyelik bir dalgalanma göstermelerine dayanarak, gezegenin manyetik alanını belirleyen metalik hidrojen kütlesinin bu hızla dönmekte olduğu sonucu çıkarılmıştır. ‘Sistem III’ adı verilen bu periyot Satürn’ün gerçek dönüş hızı olarak kabul edilir, ve bu değerin kutuplardaki dönüş hızı ile hemen hemen aynı olduğu, ekvatorda ölçülen farklı hızın bu bölgelerdeki bulutların 1800 km./saat hıza ulaşan rüzgarlar nedeniyle doğuya doğru hareket etmelerinden kaynaklandığı dikkati çeker. Voyager 1 ve Voyager 2 uzay sondalarının 1980 ve 1981 yıllarındaki geçişleri sırasında yaptıkları duyarlı ölçümlere dayanan bu değer, 1997 yılında Paris Gözlemevi gökbilimcileri tarafından 6 dakika daha uzun olarak ölçüldü. Cassini uzay aracının 2004 yılında Satürn’e yaklaşmakta iken yaptığı ölçümlerde belirlediği 10 saat 45 dakika 45 saniye uzunluğundaki radyo dönüş periyodu de bu son bulguyla uyumlu idi. Gezegenin dönüş hızında kısa sürede bu denli önemli değişikliklerin olanak dışı olduğu bilinmekte, öte yandan Voyager ve Cassini sondalarının güvenilirliği tartışılmamaktadır. Radyo kaynağının dönüş hızındaki bu sapmaların aydınlatılması, gezegenin iç yapısı hakkında değerli bilgiler sağlayabilecektir.
Farklı halka sistemleri
Satürn’ün ilk bakışta dikkati çeken belirleyici özelliği halka sistemidir. Satürn‘ün halkaları, gökyüzünün basit teleskoplarla izlenmeye başlandığı 17. yüzyıldan bu yana Satürn’ü diğer gezegenlerden ayırdeden eşsiz bir yapı olarak bilinegelmiştir. 1970’lerden sonra diğer gaz devlerinin de halkaları bulunduğu keşfedilmiştir.
Halkalar, ekvator düzleminde gezegenin merkezinden uzaklıkta 67.000 km. ile 480.000 km. arasında kalan alanı kaplamaktadır. Satürn’ün yarıçapı RS=60.250 km. olarak alınırsa halkaların iç sınırının gezegenin yüzeyine 6.700 km. uzaklıkta bulunduğu görülür. Dış sınırı ise Satürn için yaklaşık 2,5 RS yani 150.000 km. olan Roche limitinin çok ötesindedir. Halkaların kalınlığı ise sadece 100 metre kadardır. Satürn halkaları çoğunluğunun çapı 1 cm. ile 10 m. arasında değiştiği düşünülen büyük sayıda buz parçacıklarından oluşmuştur. Halkaların yoğunluğunun gezegen merkezinden uzaklığa göre büyük değişimler gösterdiği, bazı alanlarda boşluklar bulunduğu bilinmektedir. Bunların Satürn uydularının çekim etkileri ile ilişkisi gösterilmiş, hatta yörüngesi halkaların içinde bulunan ve çoban uydular olarak adlandırılan küçük uyduların halkaların bilinen yapısının korunmasındaki rolleri aydınlatılmıştır. Ancak son 25 yılda uzay aracı araştırmalarından elde edilen büyük miktardaki yeni bilgi, Satürn halkalarının bugün için de tam olarak açıklanamamış birçok özelliğini ortaya koymaktadır.
Bizim hayatımızdaki önemi: Yıldızlar ve yedi yıllık döngü
Klasik astrolojide Satürn en büyük kötücül olarak bilinir. Mevsimlerden kış gibidir, zorludur, dersleri sınavları vardır, kompleks demektir. Satürn; Kronos’tur aynı zamanda, zamanın tanrısı… Satürn; korku, endişe, panik yaşadığımız alandır astrolojide. Satürn, büyümek ve olgunlaşmak, deneyim kazanmak, engelli koşuda olmak ama size statü atlattıran, mevki kazandırandır diğer yandan. Sınır koymak demek, limit belirlemek demek, ciddiyet, engelleme, engellenme demektir.
Herkesin doğduğu anda bir Satürn’ü var malum fakat her yedi yılda bir doğum anımızdaki Satürn, güncel Satürn tarafından tetiklenir. Her yedi yılda bir Satürn periyodunda kişiyi büyütecek, olgunlaştıracak, yeni bir fazdan geçirecek bir deneyim yaşatır. Satürn/Satürn etkileşimi ilk 6-8 yaş arasına denk gelir… Bu çocukluktan çıkılmaya başlanan ilk senelerdir. Okula ve eğitime başlanır. İlk Satürn/Satürn etkileşiminde, okuma öğrenilir, zihin ve beden yeni bir faza geçer, öğrenci olur, sosyal çevresi ve çehresi değişmeye başlar. İlk Satürn/Satürn etkileşiminde, çocuk ilk öğretmenden (anne-baba) yavaşça ayrılır ve ikinci öğretmene (okul) adapte olur. İlk Satürn/Satürn deneyimi çocuğun ebeveyn ile okul veya bazen de başka etmenler ile bağının azalması anlamına da gelir. İlk Satürn/Satürn etkileşimi ile bilinç de aynı şekilde büyümeye başlar. Ödev ve sorumluluk alma kapasitesi başlar, hayata dair yeni şeyler öğrenir. Aslında ilk Satürn/Satürn etkileşiminde oyun çağı yavaştan geride bırakılır… En önemli temalardan biri de sanırım budur.
İkinci Satürn /Satürn etkileşimi 15-17 yaş arasına denk gelir ortalama olarak… Buna yarı Satürn döngüsü deriz ve önemlidir. Bu yazdıklarımı yedinin katları gibi değerlendirmek gerek. Her yedinin katları yaş döneminde bir sınav ve büyümeye teşvik eden bir deneyim vardır. İkinci Satürn/Satürn etkileşimi yani yarı Satürn döngüsünde, kimliğiniz artık net bir şekilde gelişmeye başlar, ergenlik dönemidir. Yarı Satürn döngüsü aslında tam da ergenlik dönemidir! Cinselliğin keşfi, kendi kimliğini yeniden yapılandırma ve kendini ciddiye aldırma. Yarı Satürn döngüleri, ne olmak istediğinize karar verilmeye çalışılan en önemli dönemlerden biridir. Yarı Satürn döngümüzde, ilk mesleki edinimleri de belkide edinmeye başlarız. Gelecek planları inşaa edilmeye başlanır.
Yarı Satürn döngüsünde 15-17 yaşına kadar oluşturduğunuz davranış kalıplarının yıkılıp yeni davranış modellemelerinin yapıldığı dönemdir. Yarı Satürn döngüsünde, bir isyan başlar… Ergenlik denebilir, büyüme sancısı denebilir. Ama ortak nokta ciddiye alınma derdidir aslında. Ama ilk yarı Satürn döngüsü öyle bir şeydir ki, kişi bile kendini tanımlayamazken, çevresinin onu anlamasını bekler aslında. Çünkü ilk yarı Satürn döngülerimizde, 16 yaşa kadar oluşturduğumuz kimliklere karşıda bir savaş açmaya başlarız. İlk yarı Satürn döngüsü, fiziksel olarak da bir gelişim meydana gelir ergenliğin etkisi ile… Bedensel de bir büyüme vardır, organlar gelişir. İlk yarı Satürn döngüsünde artış çocukluğu geride bırakır ve genç oluruz. Artık çocukluk yapmamız beklenmez bizden. İlk Satürn etkileşiminde oyun çağını geride bıraktık ama öğrenen bir çocuktuk, yarı Satürn döngüsünde çocukluğu geride bıraktık genç olduk. İlk yarı Satürn döngüsünde de ebeveynsel anlamda bir durum yaşanabilir, bir işin çırağı olabiliriz, üniversite fikri şekillenir hayatımızda.
Bizim hayatımızdaki önemi: Yıldızların arasında etkileşimi
Bir sonraki Satürn etkileşimi ise 21-23 yaş arası gibidir ve hayata dair ilk ciddi adımlar atıldığı zamandır ve yavaştan bedeller ödenir. Eğer ki ilk yarı Satürn döngünde aldığın kararlardan ve çıktığın yoldan memnunsan o yolda ustalaşmaya başlarsın 21-23 yaş arası. Ama ilk yarı Satürn döngünde, aldığın kararlardan mutsuzsan ve devam etmişse yine de 21-23 yaş arası dümeni yine bir tarafa kırma zamanıdır. 3. Satürn/Satürn etkileşiminde hayata düzen getirme çabası başlar. Ciddili iş hayatının ilk adımları belki, hayatın sert tokadının ilk izleri. 3. Satürn etkileşimi dönemi yine bir kimlik krizidir aslında çünkü genç olmaktan çıkıp genç yetişkin dönemi başlar hayatta. 3. Satürn etkileşiminde hem gençsin hem de yetişkinliğe doğru bir yol başlar önünde. Hem deli dolu olman hem de ayaklarının sağlam basması beklenir. 3. Satürn etkileşimi dönemi, sistem ve düzen kurma çabası başlar. Uzman olmak isteriz bir konu üzerinde 3.Satürn etkileşiminde. Bazılarımız evlenir sorumluluk alır, bazıları artık hayatlarına dair karar ve sorumlulukları tek başlarına alır. 3. Satürn etkileşimi az önce dediğim gibi hem genç hem yetişkin olunmaya çalışılan bir dönem, bir süreçtir ve bana göre en zor olandır.
En zoru ve en önemli Satürn döngüsü olan 28-30 yaş arası olandır. Çünkü hayat artık eskisi gibi değildir. 28-30 yaş arası ilk Satürn döngüsünde, hayatta bir yol ayrımına varırız… Kimiz, neyiz, ne istiyoruz, nerede olmak istiyoruz. İlk Satürn döngüsü artık genç yetişkin dönemden çıkıp yetişkin olduğunuz, büyüdüğünüz adam-kadın olduğunuz dönemdir aslında. Satürn döngüsü şu demek, doğum anınızdaki Satürn’ün üstüne tam da bu yaşlarda Satürn yeniden geliyor demektir. Satürn döngüleri inanılmaz kıymetli, inanılmaz değerli dönemlerdir. Çünkü bir 14 yılın temelleri atılır artık. Satürn döngüsünde artık çok uzun süre kullanacağın, kalıcı kimliğin oluşumları gözlenir. İnsanlar seni ne ile ciddiye alacaklarının, Satürn döngülerinde korkularınla, endişelerinle, komplekslerinle yüzleşmeye başlarız.